top of page

ONUROLLSTYLE BLOG


Hepinize tekrardan merhaba, sıraya soktuğum bir çok post var. tümünün tarihi de geçkin üstelik ama yine de yazmak istiyorum. 

Neticede söz uçar yazı kalır değil mi?

Bu yüzden hem benim de geri dönüp bakmamı sağlayacak bir arşivimde oluyor böylelikle…

Eylül ayının ilk haftalarında Jack Daniel’s 150. yaşını kutladı ve bunu dünya çapında bir macera yarışına dönüştürdü!

Tuzla Yat Kulübü’nde gerçekleşen etkinlik tam anlamıyla harikaydı. 

Şahsen yarışa katılmayıp bolca içen ve izleyen tarafta olmaktan da açıkcası hoşnuttum fakat neler olduğunu merak edenler için Escapist’in yayınlamış olduğu videoyu da altta paylaşmış olcağım. Ben ise yat klübünde gerçekleşen partide bunları giymiştim. 

sevgiyle kalın!








 
 
 

lido di ostia

Uzun bir aradan sonra hepinize merhaba, Roma postumu okuyanlar bilir ki size Lido di Ostia için ayrı bir post yapacağımdan bahsetmiştim!

Ve işte o post ile karşınızdayım.

Bildiğiniz gibi Roma şehri, İtalya yarımadasının ortasında, Tiber (Tevere) ırmağının iki yakasında ve yedi tepe üzerinde kurulmuştur. 

Tarih boyunca önemi olan bu tepeler şu adları taşır: 

Capitoliro (Campidoglio), Palatino, Aventino, Celio, Esquilino, Viminale, Quirinale. 

Ayrıca, alçak üç tepe daha vardır: Gianicolo, Vaticano, Pincio. 

İşte Tiren Denizi’ne dökülen Tiber nehrinin kıyısı da  Lido di Ostia oluyor.

Lido di Ostia Roma’nun hem plajı hem de iskelesi oluyor. 



Her defasında Fiumicino havaalanına inerken uçak içinde gördüğüm bu şirin mi şirin yeri artık dünya gözüyle de gezme şansım oldu. 


Roma tatili planlayanlarınız varsa özellikle yaz aylarında bu tatili düşünüyorsanız muhakkak en azından günübirlik olsada Ostia’ya uğrayın derim.


Hem İtalya’nın plajları ile tanışma şansınız olur hem de yorucu geçen Roma gezinizi biraz olsun daha dingin geçirmiş olursunuz. 


Lido Di Ostia öyle çok bir yer değil, bizim bildiğimiz tatil kasabası gibi, sahil boyunca plajlar yer alıyor ve bu plajların çoğu özel işletme bunların dışında ise halk plajları da var.

Ama eğer plaja gitmek isterseniz özel olan yerleri denemenizi tavsiye ederim.  Hem plaj daha temiz oluyor hem de her türlü imkanı içeride bulabilirsiniz. 

Benim size tavsiye edeceğim ise Battistini olacaktır. Orada bulunduğum günlerde hemen hemen tüm plajlara gittim fakat hem konfor hem de rahatlık açısından Battistini’den iyisine rastlamadım.


Lido di Ostia’da oteller genelde çok ucuz fiyat ortalamaları da hemen hemen aynı gibi, otellerde çok fazla konfor olmasa da önemli olan plajlara bir kaç adım mesafesinde olması sizin içinizi rahatlatıyor.


Ben Hotel Ping Pong‘ta kaldım. Hem şehrin içine yakın hem de tüm plajlara yürüme mesafesinde ayrıca kendi terasında şezlongları da var bunun dışında balkonları oldukça geniş. 


Akşam yemeği için merkezde bir çok restoran mevcut. Tatil kasabası olduğundan birbirinden değişik deniz ürünleri ve bunların dışında Roma mutfağından bir çok alternatif bulacağınız restoran ve kafeler mevcut. 


Eğlenceye sıra gelince ise bir çok plaj akşam saatlerinde happy hour yapıyor geç saatlerde ise dj performansı ile yine plajların barlarında takılabilirsiniz. 


Şehrin içinde ise İtalyanca şarkılar eşliğinde içkinizi yudumlayıp, eski italyanca parçaları dinleyebileceğiz bizim tabirimizle tavernalar mevcut. 


Tüm bunların dışında ise sahilde yürüyüş yapabilir, çocuklarınızla geldiyseniz meydanda performansını gösteren sokak sanatçılarını izleyebilirsiniz. 


Bu arada unutmadan bu şirin kasabaya ulaşmak çok kolay!

Sadece 2 metro bileti ( bilet fiyatı 1,50 Euro )  ile yaklaşık 45 dakika da Lido di Ostia’ya ulaşabilirsiniz. Termini’den veya herhangi bir Metro B hattından Piramide istasyonuna oradan ise  ” Lido di Ostia” trenine biniyorsunuz. 


lido di ostia

Onur Erol (@onurollstyle) tarafından paylaşılan bir fotoğraf (19 Ağu 2016, 10:50 PDT)



Onur Erol (@onurollstyle) tarafından paylaşılan bir fotoğraf (19 Ağu 2016, 05:53 PDT)




Onur Erol (@onurollstyle) tarafından paylaşılan bir fotoğraf (20 Ağu 2016, 07:17 PDT)





 
 
 


Herkese merhaba,

Geçtiğimiz haftalarda beni sosyal medyadan takip edenler bilecek ki kendim için bir iyilik yaptım ve adını sıkça duyduğum fakat tanışmamış olduğum özellikle avrupada çok bilinen, kökeni 5000 yıl önceye dayalı olan Tibet çanakları ile ses terapisine gittim. 

Sosyal medya paylaşımımdan sonra fazlasıyla konuya hakim olmayan kişilerden yorumlar aldım.


Öncelikle şunu söylemek isterim.  İnsan hayat içerisinde bir yol almalı ve kendine ne iyi geliyorsa onu yapmalı ki ben de öyle yapıyorum. genel olarak yoğun bir hayatım var ve bu yaşam statüsü içinde ister istemez herkesin ihtiyaç duyduğu gibi rahatlamaya ve gevşemeye benim de ihtiyacım oluyor. 


Ve bu sebepten rahatlayacağım ve kendimi iyi hissedeceğim arayışlar içinde hem kendi bedenimi hem de ihtiyacım olan dinginliği sağlaya biliyorum.


Hal böyleyken, ara ara meditasyon yapıyor, bolca müzik dinliyorum ve bu gibi ruhen ve fiziken iyi hissedeceğim şeylere de başvuruyorum. 

Yani ben rahatlıyorum. Size biraz bu terapi yani ses masajından bahsetmek isterim.



Peter Hess SES ÇANAKLARI UYGULAMASI-SES MASAJI nedir?


Bu yöntemin kökleri 5000 yıl öncesine kadar geriye gider ve o dönemlerde Hindistan’da kullanılan şifa


yöntemlerinden birini oluşturur.Doğu dünyasına göre insan sesten oluşur, yani sesin kendisidir. Sadece kendisi ve


çevresindekilerle uyum içinde yaşayan insan, yaşamını özgürce ve yaratıcı şekilde oluşturabilir.


Peter Hess, ses çanakları uygulamasını yıllarca süren araştırmaları sonucunda geliştirdi ve batı dünyası insanının

gereksinimlerine göre uyarladı. Ses çanakları uygulaması ile rahatlama, derin gevşeme sağlanır. Ayrıca spalarda ,

sağlık alanında,pedagojide, psikolojide ve terapilerde bu uygulamadan yararlanılır.

Peter Hess’e göre ,ses çanağından çıkan ses ruhun derinlerine dokunur, ruhumuzu titreştirir. Ses, gerginlikleri


çözer,içimizdeki hekimi devreye sokar ve yaratıcı enerjimizi ortaya çıkarır.


Ses çanaklarıyla yapılan uygulamalarda özgüven duygusu gelişir. Stres, korku, kaygılar,yani beden ve ruh sağlığını


olumsuz etkileyen tüm duygular bırakılır , kişi onlardan özgürleşir. Bedenin ve ihtiyaçların farkına varılır. Ziihni


sürekli meşgul eden düşünceler yok olur ve ruh özgürleşir.Hepimizin bedeni bir orkestra ve her bir organımızı bir müzik aleti olarak düşünün. Müzik aletlerinin akordu bozulduğunda yanlış ses çıkartarak kaos yaratırlar aynı bedenimiz gibi…


Her bir organımızın her bir hücremizin bir frekansı var, olması gereken frekans dışında bir frekansa sahip olduklarında hastalıklar başlar. Stres, yorgunluk, kaygılar frekansımızın bozulmasını sağlar. O nedenle beden zihin ve ruhumuzu zaman zaman akord etmemiz gerekir. 


Konuyla alakalı daha fazla bilgiye http://sirmabelin.com ‘dan ulaşabilir, seansla alakalı videoyu ise altta izleyebilirsiniz. ışığınız bol , enerjiniz yüksek olsun Onur 




 
 
 
  • Instagram - Siyah Çember
  • Facebook - Siyah Çember
  • Heyecan - Siyah Çember
  • TikTok
  • YouTube - Siyah Çember
  • Pinterest - Siyah Çember
  • Spotify - Siyah Çember
  • indir (3)

Tüm Videolar

Tüm Videolar

Tüm Videolar
Video ara...
İtalya’da Venedik Karnavalı -  Venedik Tatili ve  Venedik Karnavalı Hazırlığı ve Muhteşem Parti

İtalya’da Venedik Karnavalı - Venedik Tatili ve Venedik Karnavalı Hazırlığı ve Muhteşem Parti

07:01
Videoyu Oynat
En Güzel Yunan Adalarını Geziyorum! Meis, Rodos, Simi ve Halki ( Chalki ) Adası

En Güzel Yunan Adalarını Geziyorum! Meis, Rodos, Simi ve Halki ( Chalki ) Adası

08:44
Videoyu Oynat
Günü Birlik Yunan Adası Simi ( Symi ) Adası Gezisi. Günlük Rodos - Simi Turu

Günü Birlik Yunan Adası Simi ( Symi ) Adası Gezisi. Günlük Rodos - Simi Turu

05:08
Videoyu Oynat
Roma'ya Seyahat Etmeden Önce Bu Videoyu İzle, Roma’da Gezilecek Gezilecek Yerler.

Roma'ya Seyahat Etmeden Önce Bu Videoyu İzle, Roma’da Gezilecek Gezilecek Yerler.

05:33
Videoyu Oynat

© 2024 by Onurollstyle.co. 

bottom of page