SEARCH RESULTS
"" için 395 öge bulundu
- Kitap Önerisi: Kelebeğin Kaderi
“Bir gün, küçük bir kozada minicik bir delik açıldı. O an kozayı seyretmekte olan bir adam, bedenini o minicik delikten dışarıya çıkartmak için çabalayıp duran ama onca çabaya rağmen bir arpa boyu yol alamayan kelebeğe çok acıyıp yardım etmeye karar verdi. Kelebeğin kozasındaki deliği genişleterek içinden çıkmasını sağladı. Ancak dışarı çıkan kelebeğin kanatları bedenine oranla küçücük, kupkuru ve buruş buruştu. Şaşıran adam, zamanla kelebeğin kanatlarının büyüyüp gelişeceğini umut ederek beklemeye başladı. Ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Çünkü hayat suyu kelebeğin bedeninden kanatlarına ancak kozadan çıkmak için çabaladıkça akabilirdi. Kelebek ömrünün geri kalanını, uçma hayalleri kurarak, kocaman bedeni ve küçücük kanatları ile sürünerek geçirdi. Hiç uçamadı. Adamın anlayamadığı, kelebeğin o küçücük delikten dışarı çıkmak için verdiği mücadelenin aslında o kelebek için gerekli olduğu idi. Çünkü bu, kelebeğin kaderini gerçekleştirebilmesi için, içinden geçmesi gereken Tanrı’nın bulduğu bir yoldu!” Herkese merhaba, Karantina günlerinde okuduğum beni en derinden etkileyen kitap oldu Kelebeğin kaderi… Bu süreç içerisinde okunacak daha oldukça kitap var. Kitabın yazarı Başak Sayan. Bu yazarın ikinci kitabı… İlkini de okumuş ve yine oldukça beğenmiştim ama bu eserinin yeri bende ayrı. Sanırım hayata uygulanabilirliği oldukça daha yüksek ve eğlenceli olduğundan. Kitabın arka kapağında yer alan yazıdan bir bölüm paylaşmak isterim sizinle. Modern dünyanın kahramanlarının sevmek, sevilmek, acı çekmek ihanete uğramak ve kendini keşfedip kaderini gerçekleştirmek yolunda yaşadıkları yoğun ve sarsıcı bir serüven Kelebeğin Kaderi. Tesadüflerin hayatı nasıl yönettiği ve aslına bakarsak hiç bir şeyin rastlantı olmadığı, her adamın ve her deneyimin yaşam yolunda birer basamak olduğuna dair epik bir anlatı, bir modern vakit masalı.Yaşamın karşınıza çıkardığı işaretleri ayrım etmeye, en derin acılarınıza başka gözle bakmaya ve tüm yaşadıklarınızın nedenini keşfedip kozanızdan çıkmaya hazır mısınız? Diye yazılmış satırlar.. Bu kitabı okumaya adım atmak meraktan, ama devam edebilmek ise bir seçimden ibaret bence. Kendini keşfetmek, olaylara başka açılardan bakabilmek ve de en önemlisi kendine karşı dürüst olabilmek harbiden cesaret isteyen olgular benim gözümde. Sizi bazen rahatsız edecek, zorlayacak ama ilerleme isteğinizi de kamçılayacak anlatılar ile dolu bu roman ve mutlaka bayağı değil… Ruhunuzu değiştirecek, ümit verecek, tüm güçlükleri atlatmayı denemeye hazır hale gelmenizi sağlayacak olabilir, şayet harbiden buna cesaretiniz, gücünüz ve isteğiniz varsa… Okumaya devam ettikçe o gücü kendinizde hissetmeye başlamış olacak ve sizler de bir başlamak isteyeceksiniz.İnsanın gücünü, benzer acılara karşın hala nasıl direnme ve hayatta kalma gücünü bulabildiğini düşünüp sorgulamaya başlayacaksınız, şayet hayatınızda şimdiye kadar bunları sorgulamadı iseniz… En başından sonuna kadar temponun hiç düşmediği ,ve tam can alıcı yerde diğer karakterlerin hayatını anlatmaya geçildiği, olağan dışı ve harekete geçiren bir eser olmuş. 572 sayfanın her satırı mutlaka okumaya değer. Ruhunuza iyi gelecek bu romanı okumanızı ısrarla öneririm. sevgilerimle, Feyza Tanyolaç #başaksayan #kitapsözleri #kitapalıntıları #kitapyorumu #kelebeğinkaderi #kitapyorumları #karantina #gününkitabı #karantinadakitap #covid19 #kitap #evdekitap #kitapönerisi
- Günün Menüsü: Kuru Fasülye + Pilav + Cacık
Türk mutfağını denince mutlaka kuru fasülye gelir akla… hemen hemen her mutfakta pişirilen kuru fasülyenin yanında olmazsa olmazı mis gibi tane tane pilavı ve bir de mutlaka cacık gelir! Hem içinde bulunduğumuz ramazan hem de karantina günlerinde anne lezzetini özeleyenler için vazgeçilmez lezzetlerimizden olan kuru fasülye, pilav ve cacık tarifimle karşınızdayım. Tarif nerede diye soracak olursanız altta videosunu paylaşıyorum! Bu arada kanalıma abone olmayı ve videoyu da beğenmeyi unutmazsanız çok sevinirim. şimdiden afiyet olsun. #yemektarifi #cacıktarifi #gününmenüsü #kuru #pilavtarifi #neyesek #cacık #kurufasülyetarifi #nasılyapılır #nefisyemektariferi #kurufasülye #türkmutfağı #pilav
- Karantina Günlükleri I Öyle Yalnızım ki
– artık özgürüm. öyle yalnızım ki . . . Karantina günleri hızla geçiyor. Daha önce alışık dahi olmadığım şeylere alışıyor ve her geçen gün kendimi keşfe çıkıyordum. Açıkcası her günüm boş olduğundan zaman ayırabileceğim çok şey oluyordu… Bir günde tam sezon izlenen diziler, artık raflarda değilde yatağıma savrulmuş kitaplar ve içimdeki sanatçı ruhum. Oysa kendimi hiç bu kadar tanımamıştım. Şehrin kaosu içinde zaman geçirirken insanın kendini pek tanımadığını ve kutularını açmadığının farkına vardım…. Her gün farklı uğraşlarımın dışında hemen hemen aynı geçiyordu, sabaha karşı uyumaya alışkın ruhumu ise uyku modunda dinlediğim olumlamalar ile ödüllendiriyordum. Evet, günler hızla akıp gidiyordu! Artık takvimler 29 Martı gösteriyordu. Anlamadan geçen günler bir bakıma iyiydi, oysa bazı günler daha da hızlı geçtiği kanısındaydım üstelik. Duvara yaptığım çalışma yerini bir kenara atılmış resim defterine bırakmıştı. Çünkü içinde bulunduğum yalnızlığımın en büyük ilacı olacaktı! Büyük bir huzurla karalamanın keyfini sürecektim… İnsanın içinde olduğu durumu ifade edebilmesi sanattır. Yoğurduğunuz hamur, çizdiğiniz bir resim, gökyüzüne bakış şekliniz, bestelediğiniz müzik, hatta söylediğiniz laf. Aslında yaşamak bir sanat! Beni Sesimden Dinleyin… Aslında Karantina döneminden önce podcast yayını yapmaya başladım fakat burada sizinle şimdiye kadar paylaşmadım. Bu vesileyle, karantina dönemindeki son podcast’imi de size takdim edeyim. Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (24 Nis, 2020, 3:46öö PDT) Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (25 Mar, 2020, 12:50ös PDT) #birgünüm #onurollstyle #pencildraw #karantinagünlükleri #ÖyleYalnızımki #onurerol #podcast #resim #evdekal #blog #karantinadasanat #birhikayemvardı #karakalem #sanat #drawing
- Karantina Günlükleri I Zorlu Sürecin ilk Günleri
Her şey bu blog yazımdaki fotoğraflardan öncesinde başladı… Henüz kötü bir sürecin bizi beklediğinden habersizdik. Wuhan’daki Korona Virüs salgınını sosyal medya ve haber kanallarından görmeye başladığımızda olayın ciddiyetinin hemen hemen farkında değildik. Günlük yaşamımıza devam ediyor ve ülkemiz sınırları içerine dahil olabileceğini aklımızdan bile geçirmiyorduk. Öncelikle İtalya, ondan sonra İran, İspanya ve ABD derken tüm dünyayı etkisi dibine almaya başlayan korona virüsü ne yazık ki ülkemiz sınırları içerine de girmiş oldu. İlk etapta benim şeklinde bir çok kişi sokağa çıkma yasakları henüz başlamadan kendisini izole etmeye başlamıştı. Türkiye’de ilk vakanın 11 mart ayında görülmeye başlamasının ardından kapanmaya başlamış olan restoran, kafe ve alışveriş merkezlerinden sonra olayın ciddiyetini daha da anlamış olduk ve içinde bulunduğumuz bu karantina dönemine girmiş olduk. Önümüzde Büyük Bir Belirsizlik… Karantinanın başlamasıyla bir hepimiz işini evine taşımaya başlamıştı önümüzde halen devam etmekte olan büyük belirsizlik korkuya dönüşse de yaşamın bir halde devam ettiğiydi… Artık ekmeklerimizi evde yapmaya, hayatında yumurta bile kırmayan kişilerin ellerinden maharetler dökülmeye ve hatta sporla alakası olmayan bir çok kişi bile evde spor meydana getirmeye başlayacaktı. Karantina Günlüklerim Kendimi izole etmeye başladığımda tarih 18 Mart’ı gösteriyordu. Gerek kendi çevremi gerekse takipçi kitlemi bilinçlendirmek için bu süreçte paylaşmış olduğum ilk fotoğrafım buydu… Hem sosyal mesajı tam vermek hem de geniş kitlelere ulaşmak için içinde bulunduğumuz acil durumu anlatacak bir fotoğraf ve iyi bir şekilde geniş kitlelere ulaşmak için belli etiketleri kullanmıştım. ( nereden bilebilirdik ki bu etiketlerin uzun süre üzerimize yapışacağını…) Aradan geçen 3 gün sonrasında ev içinde yapacak pek bir şey bulamıyordum. Önümdeki belirsizlik ve bir şey yapamama önümde çığ gibi büyürken sıkıntılı bir sürecin içinde kayboluyordum. Derken… Bu can sıkıntısına iyi gelecek şeylerle uğraşmalıydım! Hem ruhuma iyi gelecek hem de beni anlatacak ve benden izler olacak aynı zamanda içinde bulunduğumuz bu zorlu süreci anlatabilecek şeyler yapmalıydım. İlk olarak eski dergi yapraklarını birbirine yapıştırmakla işe koyuldum. Sonra onları son derece boş olan bir duvara yapıştırdım ve içimde ne varsa karalamaya koyuldum. Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (22 Mar, 2020, 2:28öö PDT) Sonuç olarak ortaya çıkan işten son derece mutlu oldum. Üstelik bunu bir de canlı yayında yaptım. Evet tam olarak buydu ama dahası vardı…. Yukarıdaki fotoğraf karantina kapsamındaki ilk eserim diyebilirim. ilki diyorum çünkü bu duvara başka bir çalışma daha yaptım.. ( sonraki postlarda göreceksiniz) İçimdeki sanat aşkı bu dönemin geçmesine ve bir nebze olsun beni uzak diyarlara yolculuk ettiriyordu. Belki şanslıydım çünkü baya bir yeteneğim vardı ve bu pandemi döneminde bana en iyi gelen şey de buydu! Ah! Bir de tabii ki yemek yapmak… Yukarıda belirtmiştim bu süreç bizi ‘kendi ekmeğimizi yapmaya kadar zorladı diye’ ben de tabii ki ekmeğini kendi yapanlardandım fakat mutfak işi sadece ekmekle sınırlı kalmayacaktı… Çünkü karantina günlerim yeni başlıyordu. ve hikayem baya uzun olacaktı… #art #youtube #karantinagünlükleri #quarantinelife #karantina #karantinadasanat #video #pandemi #quarantineart #evhalim #pose #evdevaktimnasılgeçiyor #sanat #karantinaevhali #quarantinedays
- Karantina Döneminde Bağışıklık Sistemimizi Güçlendirecek içecek Tarifi
Herkese merhaba, evde karantina altında kaldığımız şu günlerde hem koronavirüs’ten korunmak için hem de diğer hastalıklara direncimizi artırıp güne dinamik başlamak ve bağışıklık sitemimizi kuvvetlendirmek için bol bol taze meyve ve sebze tüketmeliyiz. Arzu edenler de benim gibi bunların suyunu çıkarıp içecek olarak da tüketebilir! Ayrıca içerisine bolca zencefil ve zerdeçal ilave ederek hem hücre yenilenmesine hem de bağışık sisteminizin güçlenmesini sağlarsınız. Hala abone değilseniz kanalıma ABONE olmayı, zili açmayı unutmayın. Sizinde farklı tarifleriniz varsa yorum kısmına ekleyin. Kanalıma ABONE olmak için tıklayın! #bağışıklıkgüçlendirici #karantinagünlükleri #sebzesuyutarifi #tarif #sağlıklıyaşam #detoxtarifi #İmmünSistem #sebzesuyufayfaları #içeçektarifi
- Erkekler İçin Mont Önerileri
ERKEKLER İÇİN MONT ÖNERİLERİ Herkese merhaba arkadaşlar, uzun bir süredir blog sayfamda erkek moda ve stil önerilerine yer vermediğimin farkına vardım ve bugün biz erkeklerin kombinlerinden olmazsa olmazı montlarla ilgili bir yazı yazmaya karar verdim. Konu mont olunca şüphesiz hepinizin aklına kışlık bir giyim gelebilir, fakat montlar özellikle mevsim geçişlerinde, sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinin de en önemli parçalarındandır. Mont alırken ben nelere dikkat ediyorum? Gerek günlük gerekse spor mont alırken dikkat ettiğim konular var. Öncelikle kendi giyim tarzıma uygun bir model seçmeye özen gösteriyorum. Bunun içine renk seçimlerimi de katınca kafamda nasıl bir mont istediğim aslında oturmuş oluyor. Tabii ki her şey bunlarla yeterli değil. İkinci olarak hangi mevsim için arayışım mevcut, günlük kullanım için mi arıyorum yoksa oluşturduğum kombinleri destekleyecek bir arayışım mı var şeklinde sorgulama yapıyorum, buna uygun kalıp ve modelleri inceliyorum. Özellikle tercih edeceğim mont için mutlaka rahatlık benim için çok önemli! Sıcak tutabilme ve terletmeme özelliği, su geçirmezliği, fonksiyonel oluşu, dayanıklılık ve en önemlisi kesiminin dar olması gibi detaylar geliyor. Tüm bunların dışında tabii ki kendi tarzıma uygun renk seçimi de tercih edeceğim montu belirlememde yardımcı oluyor. Mont Kombinlerimi Nasıl Oluşturuyorum? Günlük olarak rahat giyinmeyi tercih ediyorum. Jean üzerine mevsim şartlarına göre değişkenlik gösteren t-shirt, gömlek veya triko tercihimdir. Bu yüzden mont modelleri renk tercihlerim de genel olarak daha yumuşak havalarda açık renk ( bej, soft yeşil ve mavi ) tonları tercih ederken daha sert geçen mevsim şartlarında ise koyu tonlar olarak değişkenlik gösteriyor. Sezonun Trend Mont Renkleri Neler? Her yıl olduğu gibi bu yıl da haki, bej ve lacivert tonları yine gündemde! Modası geçmeyen renk tercihleri olarak bu tonlara mutlaka dolabınızda yer açmayı ihmal etmeyin. Sizin için 3 farklı kombin önerisi hazırladım. Hem daha anlaşılır olsun hem de görsellerle ne anlatmak istediğimi daha net bir şekilde pekiştireyim. Sarar’ın bahsettiğim renklerdeki montları tam da sizinle paylaşmak istediğim gibi… Sarar’ın bahsettiğim renklerdeki montları tam da sizinle paylaşmak istediğim gibi… İlk kombinimde, rengini çok beğendiğim Sarar bej montunu yarım boğazlı bej triko ile kombinleyip, son olarak bu iki renge uyacak gri kumaş pantolon tercih ettim. Özellikle ilkbahar için bence ideal ve son derece şık bir kombin. İkinci kombinim, gün içinde işlerinizi halledip akşam saatlerinde bir davet veya yemekte boy göstermelik daha elegan bir kombin! Burada yine Sarar’ın lacivert montunu, beyaz üzerine lacivert çizgili bir gömlek ve lacivert kumaş pantolon ile kombinledim. Bordo ve yeşil uyumunu çok seviyorum! Sonuncu kombinimde, Sarar haki yeşil montu polo yaka bordo tişört ve Jean ile kombinledim. Son derece sportif ve enerjisi yüksek bir kombin oldu ne dersiniz? Evet arkadaşlar bir blog postunun daha sonuna geldik. Umarım sizin için aydınlatıcı bilgiler paylaşmışımdır. Siz de bahsettiğim örnekler gibi kombinler oluşturmak istiyorsanız, Sarar Erkek Mont modellerini inceleyin ve dolabınızda onlara mutlaka yer verin. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, Sevgiler, Onur Erol #mont #erkekmont #sararceket #sararmont #trendmontrenkleri #moda #sarar #erkekstili #alışveriş #ERKEK #kombin #montkombinleri #ERKEKLERİÇİNMONTÖNERİLERİ #montönerileri #erkekmodası
- Kitap Önerisi: Turabdin'in Çocukları
Herkese merhaba. Bugün sizlere yeni okuduğum bir kitapla geldim. Süleyman Fırat’ın kaleme aldığı Turabdin’in Çocukları. . . Kitap oldukça çok sayfalı ama sürükleyici bir anlatımı var. Eğer Mardin’de bulunduysanız biliyorum ki size ayrı bir keyif verecek. Sayfalar arasında gezinirken sanki kaldırımlarda ruhunuzun sesini duyar gibi … Turabdin’in Çocukları… Romanda birkaç bireyin hikayesi anlatılıyor. Birbirleriyle yolları kesişenler, bu kesişmeler sonucunda kendini tanıyanlar ve önyargıları… Kısacası bu kitapta hepimiz kendinden bir koku bulacaktır. Ben de bir eğitimci olarak romandaki eğitime değiniş tarzını fazlaca beğendim. Evet bir ihtimal de bir düş fakat her reel aslına bakarsan bir düşten doğmaz mı? Beni oldukça etkileyen Mardin’de geçen hikayeye tesadüfen toplumsal medyada rastladım. Okudukça beni içerisine aldı, birtakım yerlerde gülümseme, bazı yerlerde ise hüzünlenmeme hatta ara sıra de kızmama neden oldu… İnsanın ne oldukça haksızlıklarla boğuşmak zorunda kaldıkları, değişik coğrafyaların hayata bakış açılarını bilsem de daha net şekilde görmeme sebep oldu. Romandaki öğretmenin hem kendi ile hem toplumla hem de tahsil adına verdiği mücadeleyi okumak da kendinizi sorgulamanıza acaba ben ne yapardım diye kendinize sorular sormanıza neden oluyor. Mardin’e gitmediyseniz bile bu romanı okuduktan sonra içinizde oralarda olma isteği uyanıyor. Karakterlerden en çok Güldem hoşuma gitti.Kendi kendine sorguları, eğitim adına fedakarlıkları dik durma çabaları ve ne olursa olsun sonunda kendini bulması… Diğer bir karakter olan Mustafa’nın da sırrını ilerledikçe öğreniyor, yaptıklarına kah seviniyor kah üzülüyorsunuz başına gelenlere… Mardin’deki evlatların hayatlarını okudukça is hayata yararlı olabilme çabalarını, bunların bazen nasıl engellenmeye çalışıldığını, fakat her şeye karşın vazgeçmemeleri, değişik yollar bulma çabalarını okurken gözlerinizin dolmasına engel olamıyorsunuz.. Sizlere de kesinlikle öneri ettiğim bu hikayenin ümit ederim devamı gelir ve ben de keyifle okurum. Hepinize iyi okumalar dilerim. Feyza TANYOLAÇ #mardinturabdin #kitapsözleri #kitapalıntıları #tapblogu #gününkitabı #hitapönerisi #neokusam #kitap #mardin #k #kitaptavsiyesi #TurabdininÇocukları
- Kitap Önerisi : Kehanet Vaatleri
Herkese uzun bir aradan sonra merhaba arkadaşlar, bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde hepimiz evlerimize kapanmış durumdayız. Umarım kısa zamanda tekrar düzgüsel yaşamımıza gireriz ve bu corona virüs etkilerinden de kurtuluruz. Evde kaldığımız bu süreç içerisinde kim bilir bir tamamımız okumadığı kadar kitap, izlemediği kadar dizi izliyordur. Kendimden misal verecek olursam ben şahsen öyleyim. Bir elimde kitap fonda sevdiğim şarkılar ve geri kalan zaman dilimimde ise dizi için netflix 🙂 Bugünkü postumda size geçtiğimiz haftalarda okumaya başladığım ve mevzusuna kendimi kaptırıp 2 günde bitirmiş olduğum bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Gerçi beni instagram’dan takip edenler oldukça iyi biliyor ki hikayelerimi elimde bu kitapla sonlandırmışlığım var :)Bugün size bahsedeceğim kitap Feniks yayınlarından çıkan M. S. Asherson imzalı Kehanet Vaatleri kitabı . . . Kitabı elinize aldığınız andan itibaren bambaşka bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu gönderiyi Instagram’da gör Onur Erol | #EvdeKal (@onurollstyle)’in paylaştığı bir gönderi (7 Nis, 2020, 2:05öö PDT) #kehanetvaatleri #karantinagünlükleri #kitapalıntıları #öneri #kitabı #karantina #evdekal #karantinadakitap #kitapönerileri #kitapokuma #günün #kitap #kehanetvaatlerikitabı
- Kitap Önerisi: Aşkımız Eski Bir Roman
Herkese merhaba, Sizlere bugün Ahmet Ümit’in son kitabı Aşkımız Eski Bir Roman ‘dan anlatmak istiyorum. Alıştığım tarzda tek bir kitapla karşılaşmadığıma üzüldüm..Kısa öykülerden oluşan, tekrar Ahmet Ümit polisiye tarzında fakat keyfi damağımda kalan bir kitap oldu… Sonradan duydum ki yeni roman bomba gibi geliyormuş, Sayın Ümit müjdeyi verdi ve tüm sevenlerine duyurulur 😉 Bu kısa öyküler yeniden Ahmet Ümit polisiyeleri tadında bir çırpıda okunuyorlar. Sadece bitince eee hemen sonra diyor okuyucu… En azından ben dedim 🙂 Edebiyat bazen oldukça tehlikeli olabilir. Anna Karenina, Madam Bovary, Esmeralda ve daha birçok kadın roman kahramanı… Bu görkemli kadınlara ulaşmaya çabalarken, önce doğru düşünme yeteneği sonra da yaşamını yitiren bir adam… Kimsenin önemsemediği overlokçu bir kızın cinayeti bile mühim sırlar içerir. Katil ve maktul apaçık ortadaymış gibi görünse de hakikat fazlaca derinlerde gizlenmiş olabilir. Ama ne kadar gizlenirse gizlensin, Başkomiser Nevzat gibi vicdanlı polisler olduğu sürece karanlık aydınlanacak, adalet ne olursa olsun yerini bulacaktır. Aşk hiçbir zaman masum değildir. Petersburg’un soğuğundan, İstanbul’un sıcağına gelen bir Rus bilim insanı. İstihbarat servislerini birbirine düşürecek kadar gizemli bir kayboluş. Mutluluğu ararken kendini ölümün kıyısında bulan biçare bir aşık… Cinayetleri çözmek için sadece aklından ve deneyimlerinden değil, yaralı yüreğinden de güç alan Başkomiser Nevzat, bir ihtimal de en oldukça bu nedenle ayrılıyor benzerlerinden, belki de en çok bundan dolayı seviliyor, okunuyor ve hatırlanıyor. Aşkımız Eski Bir Roman, onun bu sıkıntılı serüveninde yepyeni bir halka… Diye betimlenmiş… Akıcı üslubu merak uyandıran sürükleyiciliğiyle birkaç saatte kolaylıkla bitireceğiniz bir öyküler kitabı…Gelecek romanı sabırsızla beklemenize neden olacak bir ara sıcak benzer biçimde düşünün 😉 Baş komiser Nevzat, ancak cinayetleri çözmekle kalmıyor insan ruhunun derinliklerine iniyor.Kitabımızda yeniden alışık olduğumuz dozlarda aşk, arkadaşlık, espriler de serpilmiş…Tam tadında bir yaratı çıkmış ortaya… Diğer kitaplarıyla kıyaslarsam katili bulmak bu kitabında daha kolay..Belki de bunda kısa öyküler olmasının payı vardır, diğer romanlar uzun ve detaylar arttıkça katili bulmak da bir o kadar karmaşa hal alıyor. Siz de benim şeklinde bir Ahmet Ümit hayranı iseniz ve gelecek romanına bir ara sıcak almak dilerseniz bu öykü kitabını da okumadan geçmeyin derim. Feyza TANYOLAÇ #kitapalıntıları #kitapyorumu #AşkımızEskiBirRoman #evdekal #kitapoku #evdekalkitapoku #kitap #yorum #kitapönerisi #ahmetümit
- Topla Valizi Roma'ya Gidiyoruz! – Roma Tatili
Bu kaçıncı Roma seyahatim ben bilemiyorum fakat her defasında aynı coşku aynı heyecan ile topluyorum valizimi Roma’ya… Tabii ki bir çok ülke bir çok şehir gezdim, görmediklerim de var mesela! Çoğuna göre gitmediğim görmediğim yerleri değerlendire bilirdim belki de ama ben Roma’cıyım, Romalıyım. Her sene 2 defa mutlaka gitme arzusu içinde buluyorum kendimi; sanki memlekete gitmişcesine… Bu yüzden ayrıdır ben de Roma.. Fiumicino hava limanından otobüs ile evimize doğru yol alıyoruz. Otobüs tercih etmemizin nedeni ise tren yolculuğundan hem daha ucuz hem de daha hızlı olmasıydı. Evimiz ise yukarıdaki gördüğünüz noktada yer alıyor. Sağımız Kolezyum, solumuz via Nazionale, arkamız da ise Via Venezia! Bulunduğumuz bölge Monti bölgesi belki de semti demeliyiz. Daha ayrıntılı bilgi verirsem Via Cavour diyebilirim. Hemen Metro çıkışı 🙂 Neden burası derseniz her yere yürüme mesafesinde. Roma’da isem eğer her yere yürüme mesafesinde olmam lazımdı çünkü. Şansımıza hava şahane! Eve valizleri atar atmaz muhteşem havanın tadını çıkarmak ve şöyle tarihin sırlarına karşı buz gibi biramı yudumlamak için Piazza Navona’ya doğru yürümeye başlıyoruz. Uzun uzun Navona ve diğer yerlerin tarihine girmeyeceğim buraya defalarca seyahat ettiğimden dolayı Roma ile ilgili bir çok blog yazım bulunmakta ama şöyle bir şey yapacağım eğer bu postlara göz atmak isterseniz BURAYA tıklayıp, geziden yeme içmeye tarihten modaya kadar yazdıklarımı okuyabilirsiniz. Eve dönüş yolunda üzerimde görmüş olduğunuz Glatyatör mutfak önlüğünü alıyorum belki youtube kanalımda ki yemek tarifi videolarım da giyerim ne dersiniz:) Neyse sabırsızlanıp hemen üzerime geçirip bir story patlatıyorum oracıkta ve haliyle instagram’da ve baya ilgi çekiyor bu fotoğraf!!! Fotoraftaki ben değil tabii ki önlüğüm:))) Beni instagram‘dan takip edenler çok iyi bilir ki yolüstü fotoğraflarım baya meşhurdur. Altta görmüş olduğunuz kare ve buradaki bir çok kare dönüş yolunda çekilmiştir. Roma’da İlk Akşam Yemeği Roma’da artık benim için klasikleşen bir mekan Ai Tre Scalini! Buranın samimiyetini, atmosferini ayrıca konum itibari ile özellikle gece eğlenmek için kolezyum yanındaki Coming Out Roma‘ya yakınlığını seviyorum. Çünkü; her akşam genelde takıldığım yer burası oluyor! İster gündüz içkisi için, isterseniz akşam atıştırmalık veya yemek için tercih edebileceğiniz şahane lokal bir yer burası. Eğer akşam gidecekseniz rezervasyon yaptırmanızı şiddetle tavsiye ederim çünkü cidden uzun süre beklemek zorunda kalabilirsiniz. Ai Tre Scallini’de tercihimizi kırmızıdan yana yaptık. Masada bir yerlerde gözünüze bira çarpıyorsa bilin ki o da benim başlangıcımdır 🙂 Yemek tercihimizi ise kabak çiçekli Risotto ve buranın meşhur köftesinde yana kullandık. Şarap ise Roma tabii ki:) En Ucuz Roma Seyahati Bu seferki Roma seyahatinde öyle akşam yemeklerine çok para harcamadık. Sadece ilk geceye özel olarak burada yemeğimizi yedik. İkinci gece için sadece bir şeyler içmek için uğradık. Bu sefer çok ekonomik bir tatil oldu desem yeridir, Airbnb ‘den istediğimiz yere yakın bir ev kiralık. Ev tutarken özellikle kullanılabilir bir mutfağı olması önemliydi. Haliyle Euro kuru almış başını gidiyorken her akşam yemek için onca para harcayamazdık haliyle… Bu sebepten dolayı ilk işimiz bir süper markete gidip hem kahvaltılık hem de akşam yemeği için alışveriş yapmaktı. İnan ki bu bölüm daha güzel oldu!! Hem istediğimiz şeyleri hazırladık hem de paramız cebimizde kaldı!! Bu demek değil ki dışarıda oturmadık tabii ki en güzel teraslarda ve kafelerde oturduk hatta sokak lezzetlerinin de tadına baktım ama tam bir İtalyan gibi:) Buraya defalarca gelmeme rağmen, tarihi ile müthiş Roma sokaklarını gezmek oturup bir yerde kahve içmek inanın ki benim için bambaşka bir duygu. Dünyanın en pahallı şehrinde en pahallı restoranında yemek yemekten inanın ki daha değerli, sıradan basit bir cafe de oturup kruvasan yemek ve espresso yudumlamak. Roma Gezmekle Bitmez! Roma’da kaldığımız gün boyunca pek öyle planlar yapıp şuraya da gidelim buraya da gidelim demedik. Zaten şunu belirtmek isterim ki görmek istediğiniz veya listenizde olan bir çok yer birbirine çok yakın o yüzden de ister istemez bir şekilde ya önünden geçersiniz ya arka sokağından. Hal böyle olunca ben de instagram hikayelerim için güzel bir kolaj hazırlama fırsatı buldum ve ara ara yol üstünde görmüş olduğum yerlerde oturdum ara ara ise elime bir sandviç alıp şehrin içinde kaybolmaya başladım. Eğer Roma’ya dair hikayeleri izlemek isterseniz sizi BURAYA alayım. Çok yorulduk şöyle açık alanda güzel bir öğlen atıştırmalığı yapalım derseniz, sizin için Caffe Vitti‘yi önerebilirim. Hem lokasyon olarak hem de yemekleri harika bir yer. bu yüzden biz de burada oturup ton balıklı pizzamızı beyaz şarap ile taçlandırdık. Hem instagram için poz verip hem de şehrin büyüsüne kapılmak Roma’da başka! Yolunuz sizi nereye çıkarırsa çıkarsın mutlaka gözünüze çarpan bir güzellik ile karşılaşıyorsunuz burada! İsterseniz benim gibi sırt çantanıza 3-5 kombn koyup bir günde fotoğraf çektirin isterseniz uzun soluklu gezi planınıza her güne başka kombin giyip şehre hakim olun! Ama ne yaparsanız yapın inanın ki kötü olma ihtimaliniz yok. Aşk Çeşmesine Karşı Kahve Keyfi Fontana di Trevi yani Aşk Çeşmesi Roma tatilinin belkinde en uğrak yeridir. Orada olup dileklerinizi dileyip para atarkengüzel bir fotoğraf karesi paylaşmayı herkes ister! Fakat gittiğnizde ne yazık ki hayal ettikleriniz ile karşılaşamayacaksınız. Çünkü sizin gibi düşünen binlerce insan orada olup aynı hayalin peşinden koşmak için gelmiş olacaklar! Ama ille de böyle bir pozum olsun, çevrede kimsede olmasın isterseniz sizin için bir tüyo verebilirim. Sabah çok erken saatte 07:00 – 08:00 arası orada olursanız işte o zaman o hayal ettiğiniz fotoğraf ulaşmış olursunuz. Yok ben kalkamam derseniz de benim gibi terasta o manzarının hakkını veren bir fotoğraf payalaşabilirsiniz! üstelik kahvenizi yudumlarken 🙂 Yerin adını da unutmadan yazayım Relaris Fontana Trevi 🙂 Roma’ya gelince mutlaka Vatikana Uğrayın! Roma denince Vatikan olmadan olmaz tabii ki! Buraya yolunuzu düşürecekseniz eğer, mutlaka Vatikan’a bir tam gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Özellikle erken saatlerde gelmeye özen gösterin çünkü inanılmaz bir sıra ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Bir de unutmadan şort, askılı tişort ve mini etek giymeyin! Ayrıca Buraya kadar yolunuzu düşürdüyseniz Sistina Şapel’ine kesin girin! bu yüzden tam gün dedim çünkü baya uzun bir yolculuk sizi bekliyor olacak. Çevrede işportacı bir çok kişi size bilet soracaktır ve büyük rakamlara satılıyor bu yüzden gideceğiniz tüm yerlein biletlerini önceden book etmenizi tavsiye ederim bir de mutlaka Roma Pass almanızı şiddetle tavsiye ederim. hem ulaşım hem de ücretsiz bir iki müze girişi için 🙂 Evet bir Roma gezimizin daha sonuna geldik. Elimden geldiğince size yazmak istedim ama daha fazla detayı önceki postlarımın olduğu linke ( yukarıda ) tıklayarak ulaşabilir, orada olduğum zaman içindeki videolara ve diğer postlara intagram’dan ulaşabilirsiniz. İnstagram – Onurollstyle #rutin #onurollstyle #TATİL #neleryedik #günlük #gezi #tarihi #İtalya #italyaroma #italyagezisi #roma
- ÇIN SABAHTA
Herkese Merhaba, Bugün şehir tiyatrolarında yeni sahnelenmeye başlayan bir oyundan bahsedeceğim sizlere.Çın sabahta… Oyun iki kişilik,80 dakika … Genelde kalabalık olmayan oyunlara gitmeden önce bir tedirginlik duyarım acaba iyi mi diye… Sanırım senaryo iyi olunca ortaya izlenesi oyunlar çıkıyor,tıpkı bu eser gibi… Hepimizin bildiği,belki de daha önce çok dinlediğimiz kaçma konusunu oldukça eğlenceli ve ders verici şekilde ortaya koyuyor oyun…İki kadının hayatının bir kısmında başından geçenleri konu alan eser,izlemeye değer. Yetiştiğimiz çevre nasıl olursa olsun,kendi inandığımız değerleri savunarak yaşamamızın çevremiz tarafından nasıl zora sokulduğunu da anlatan oyunun bu yönü de oldukça çarpıcı.Kendisi gibi olmayanları sadece dışlamakla kalmayan,onlara zarar da verenler maalesef oldukça fazla çevremizde.Bu konulara parmak basan oyun ,genç kadının yaşadıklarını etkileyici bir dille sunuyor bizlere… Oyunculuk açısından daha yaşlı olan kadını daha çok beğendim.Sanki karşımda oturuyor da,bana anlatıyor gibiydi.Sıcak,samimi,içten…Oyun daha da uzun olabilir miydi?Evet,belki konu daha da farklı boyutlara taşınır,oyunda bahsedilen diğer kişileri de görerek bir de onların açısından oyunu bir de onların gözünden izlemek hiç de fena olmazdı hani… Eserde,toplumun çok farklı iki kesiminden,mutluluğu yakalayamamış,duyarlı iki kadının hüzün dolu öykülerini izlerken,insanların birbirlerinin yaşamlarından ders alıp hayata nasıl umutla bakması gerektiği anlatılıyor. Zengin kızın giysileri,anlattığı hatıraları,hayata bakışı yaşadığı o sahte dünyadaki zenginlikten nasıl kurtulmak istediğini haykırır gibi seyirciye… Oyuncular Ayşe Günyüz Demirci ve Hülya Karakaş..Yazan Nezihe Meriç ve Yöneten Hülya Karakaş. Zaman ayırıp, bu güzel eseri izlemenizi tavsiye ederim. Feyza TANYOLAÇ #tiyatrolar #istanbuldevlettiyatrosu #tiyatro #istanbul #ÇINSABAHTA #tiyatroyazıları #tiyatrosu #devlet
- MEYRA I KİTAP
Merhabalar, Bugün sizlere uzun zamandan sonra yeni romanını yayınlayan Sinan Akyüz’ün eseri Meyra’dan söz edeceğim. Beni yaşanmış hikayeler her zaman derinden etkilemiştir.Hele de bu savaşta yaşanan acıları anlatan bir romansa.Bosna savaşında kadınların,erkeklerin,hatta çocukların yaşadıklarını sarsıcı bir biçimde anlatmış sayın Akyüz.İnsanlık dramının en acımasız şekilde yaşandığı Bosna’da olanları okurken insan olmaktan utanır oluyoruz,bunları yapanlar insan olamaz diye isyan ettiğimiz zamanlar olurken,acaba bunları yaşayanlar bu utanca ve acıya nasıl dayandılar diye düşünmeden edemiyoruz. Roman oldukça kalın olmasına rağmen,akıcı ve sürükleyici diliyle,merak uyandıran olayları sayesinde oldukça kısa sürede bitirdim.Tüylerimi diken diken eden kitap resmen tarihi bir belge niteliğinde.Bu insanlık ayıbından haberdar olan tüm dünya milletlerinin de kör sağır ve dilsizi oynamaları da ibretlik olsa gerek… Avrupa’nın orta yerinde,tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen 20.yüzyılın en büyük trajedisine,Bosnalı müslümanların soykırımına odaklanırken,bu soykırımda yaşananları sadece siyasi yönden gözler önüne sermekle kalmıyor,iki insan arasındaki ilişkilerin de nasıl değiştiğini ustalıkla gözler önüne seriyor. Romanı okuduktan sonra ilk aklıma gelen ne kadar şanslı olduğumdu.Ne bu acıları yaşadım,ne de yaşayan bir yakınım oldu.Gerçekten insan ruhunda tamiri mümkün olmayan yaralar açabilecek insanın kaldırabileceğinden çok daha ağır yükler bunlar,yürekleri dağlayan…Hayatımızda lafı bile edilmeyecek olaylara üzülen bizler,çok daha ağır yüklerle yaşamak zorunda kalanları hiç aklımıza getirmiyoruz.Elbette herkesin derdi kendine ağır ama bizden de beterleri olabileceğini düşünerek yükümüzü bir nebze de olsa hafifletebiliriz diye düşünmeden de edemiyorum. Sayın Akyüz,çoğunlukla Bosna’da yaşananları kaleme alıyor son romanlarında,ama başka konularda da romanları bulunmakta.Ben tüm romanlarını okudum ve hepsinden ayrı keyif aldım.Bir diğer romanı olan İncir Kuşları’nı da öneririm. Hayatınızda hep huzur olması dileklerimle Feyza Tanyolaç #onurollstyle #meyrakitap #feyzatanyolaç #gününkitabı #kitapönerileri #Meyra #sinanakyüz