top of page

Boş arama ile bulunan sonuçlar

  • İtalya Tatili: Como Gölü Gezisi

    Yeni bir gezi yazısı ile karşınızdayım! Biliorsunuz ki İtalya ile yakından bir gönül bağım var bu gönül bağı her sene daha da büyüyor. Geçtiğimiz haftalarda Milano ve sonrasında Saronno’ya The Mixing Star ” yarışmasını izlemek hem de Disaronno’nun çekirdek halinden başlayan o büyüleyici hikayesi ile tanışmak için gitmiştim. Yarışma ve Hikayeyi okumak isterseniz link burada: http://www.onurollstyle.co/2015/06/disaronno-maceras.html İtalya gezimizin son gününde ekip ile araçla bir saat mesafedeki Como gölüne geçtik. Fakat vaktimiz kısıtlıydı ve bu yüzden hızlı bir şekilde karar verip şehri ilk olarak tepeden görmek lazım diyerek teleferik ile  yukarıya çıkıp ilk olarak gölün eşsiz güzelliğine burada seyre daldık… İtalya’nın üçüncü büyük gölü Como’nun kenarındaki en büyük yerleşim yeri göl ile aynı ismi taşıyan Como kenti. Bölgenin nüfusu 86 bin civarında, burası Milano’ya sadece  45 kmuzaklıkta. Buraya kimler geliyor? diye soracak olursanız, turist profilini ağırlıklı olarak zengin Amerikalılar ve Avrupalılar oluşturuyor. Zengin turistlerin dışında pek çok ünlü sanatçı, sinema oyuncusu ve politikacı yılda 1-2 kez de olsa Como Gölü’ne mutlaka uğruyor. Çünkü Como’da misfirlerine doğayla içiçe konforlu bir tatil sunuyor. Çevresindeki dağları ve ormanlarıyla muhteşem bir manzara keyfi sunan Como gölü  etrafındaki birçok köy ve kasabaya hareketlilik katıyor. Bu köy ve kasabalara kara yoluyla olduğu gibi vapurlarla da ulaşmak mümkün. Sahilde sırası ile Cernobbio, Argegno, Lenno, Tremezzo, Menaggio, Pianello, Musso ve aralarında ufak tefek yerleşim yerleri bulunuyor. Gölün karşı kıyısındaki öenmli yerler Belaggio, Varenna ve  Lecco. Yukarıya vardığınızda birbirinden güzel yapılar ve evler görebileceğinizi söylemek isterim. Bunun dışında teleferik bitiminde bir kaç kafe ve restoran şehrin keyfini sürerken yemek yeme veya bir kahve içmek için size fırsat verir. Duomo’ya, yani şehrin en büyük katedraline yürürken labirenti andıran dar sokaklar çıkıyor karşınıza. Şık mağazalar ve butiklerle dolu bu sokaklar şehir kulesi ve Buroletto Sarayına açılıyor. Como’yu gezmeye Volta Meydanı’ndan başlamak gerek. Meydanın tam ortasında bir zamanlar burada yaşayan, pilin mucidi, fizikçi Allessandro Volta’nın heykeli dikkat çekiyor.  Dev saksılardaki çiçeklerle renklendirilen meydan otel ve restoranlarla çevrili. Como Gölü, aynı zamanda mimarlık mesleğinin doğduğu bölge olarak da biliniyor. 3 bin yıl önce Como’lu inşaatçılar bir araya gelerek mimarlığın temellerini burada atmış. Zaten, göl kıyısındaki villa ve şatoların mimarisi de bunu kanıtlar nitelikte. #onurollstyle #lombardia #onurerol #tekne #onurollstyleontheway #comogölü #gezi #İtalya #travel #milano #balayı #jetset #ünlü #bellagio #maggiore #comogezisiitalyagezi

  • FLORANSA PITT UOMO - DAY 4

    Hello everyone ! Is my last outfit of the Pitti Uomo. I want to thank my sponsor altınyıldız  too and I was wearing all combine  by AltınyıldızClassics  you can find here: www.altinyildizclassics.com If you like, leave a comment below… Feel free to share on Facebook/Twitter/Instagram ***** Herkese Merhaba! Pitti Uomo son kombinim ile karşınızdayım! Son olarak tercih ettiğim tabii ki bir erkeğin gardorobunda olmazsa olmazı trençkot tabii ki .. Trençkot giyinmeyi gerçekten seviyorum hem daha elegan hemde şık gösterdiği kesin. Ve son olarak Pitti maceramda beni orada yalnız bırakmayan AltınyıldızClassics ‘e çok teşekkür ediyorum.   siz de birbirinden güzel kıyafetlere  www.altinyildizclassics.com ‘ dan ulaşabilirsiniz! Yorumlarınızı bekler hatta hala takip etmediyseniz altaki sosyal medya hesaplarımabir göz atmanızı isterim. Facebook/Twitter/Instagram photography @ayebyar #STREETFASHION #onurollstyle #onurerol #outfit #istanbul #travel #menfashionblogger #erkekmodabloggerları #Pitti

  • DEHA – TAMAM

    Deha’nın Mutasyon albümünün ilk çıkış parçası “Tamam”  klibi dün ilk kez yayına girdi ve bu klipte bende sevgili Deha’yı yalnız bırakmadım işte o mükemmel klibin kamera arkası görüntülerinden  birkaç detay ve sonrasında klip ile sizi başbaşa bırakıyorum. http://youtube.googleapis.com/v/aQioaZ6gO-k&source=uds Photography http://www.aeyphotography.com/ Ayşe Ebru Yardımcı Twitter @ayebyar #dehabilimlier #tamam #dehaklip #kliparkası #stadiummusic #palyaço #dehaonline #dehatamam #dehamutasyon #onurözışık #clown

  • Milano'da bir gün - a day in Milan

    Herkese yeniden merhaba, Yoğun geçen iş temposu dolayısıyla ne yazık ki Milano postlarını ancak sıraya koyup yavaştan gönderiyorum.  Yazılmayı bekleyen bir çok postum var ve hepsini yavaş yavaş yükleyeceğim. Özellikle Kapadokya ve Emre Erdemoğlu koleksiyonları için çok heyecanlı olduğumu size söylemem gerekiyor :)) Hani soracak olursanız, üstümdeki tüm kıyafetler H&M, ayakkabılar Deichmann, gözlük ise Gentle Monster Mail: info@onurollstyle.co Instagram takip için tıklayın Twitter takip için tıklayın Facebook takip için tıklayın Google + takip için tıklayın Tumblr takip için tıklayın #STREETFASHION #onurollstyle #sokakmodası #adayinmilan #menfashion #instagramtakip #hmmen #deichmann

  • fioritura

    Yine yeniden hepinize merhaba, evet farkındayım bu sıralar postlarımı ihmal etmiyorum ve arayı uzatmadan post etmeye çalışıyorum. Umarım bu hep böyle devam eder. Sonbahar kombinlerini elimden geldiği kadar sizinle paylaşmaya çalışıyorum. Gördüğünüz üzere 2014-2015 sonbahar – kış erkeği biraz daha iddialı olacak gibi rengarenk desenli pantolonlar  ve rengarenk triko kazaklar bu kış sezonunun trendi olacak gibi, bunun dışında yine çiçekli baskılarda ön planda özellikle sanat ağırlıklı kombinlere şimdiden alışsanız iyi olur derim. sevgilerimle Onur Erol all combines – ZARA #zaramen #onurollstyle #bloglovin #onurerol #outfit #sokaktanemoda #adamintown #lookbook #2015menfashion #erkekmodası

  • Fransa Tatili: St Jean Cap Ferrat – Eze Village

    Beni takip edin lütfen sizi Cote d’Azur’un saklı güzellikleri ile buluşturacağım! Nice’deki 3. günümüzde daha önceden haritadan işaretlediğimiz ve muhakkak görmeden dönmeyeceğimiz yerleri keşfe çıkmak için hazırlık yapıyoruz. Otel resepsiyonuna inip bu saklı koy ve köye nasıl gideceğimiz hakkında bilgi alıyoruz önce… Önce Nice şehir merkezine yani Garibaldi meydanı yakınında duran otobüs istasyonunda 81 nolu otobüs ile yolculuğumuza başlıyoruz. Buralarda otobüs bileti almanıza gerek yok her otobüs içinde 1,5 Euro ödeyerek  yolculuk edebiliyorsunuz. Yaklaşık yarım saat süren yolculuk sonunda St. Jean – Cap Ferrat’a ulaşıyoruz. Son durak’ta karşımıza tüm yarımadanın manzarasını avuçlayan bir kafe ile karşılaşıyoruz ve burada birşeyler içmek için küçük bir mola veriyoruz. St jean- Cap Ferrat yaz döneminde Nice ve çevresinin yoğun turist akınından kendinizi koruyarak tatilin tadını çıkartabileceğiniz görece sakin bir destinasyon. Ulaşımın trenle sağlanmaması bunun başlıca nedenlerinden biri. Ayrıca hem Fransız hem de dünya zenginlerinin yıllardır tercih ettikleri tatil destinasyonlarından biri olarak da dikkat çekiyor. 20. yüzyılın başlarında Belçika Kralı 2. Leopold‘un St Jean cap Ferrat’da mülk satın alması ile dünya zenginlerinin dikkatini çekmeyi başaran bu yarımadada sonraki yıllarda, meşhur Rothschild ailesinden Beatrice Ephrussi de Rothschild Toskana tarzı bir saray yaptırır. Nitekim bu yapı şuan müze olarak ziyaretçilere açık. Charlie Chaplin, Elisabeth Taylor da burada evi olmuş ünlü isimlerden ilk akla gelenler. Bugün de St Jean Cap Ferrat’da evi olanlar arasında Microsoft Kurucuları’ndan Paul Allen da yer alıyor. Bu kadar bilgiyi edindikten sonra kadehlerimizi güzel yarımadaya kaldırıp havanın bunaltıcı sıcağından biran önce kendimizi serin sulara atmak için plajın yolunu tutuyoruz. Plaj şehir merkezinden aşağı doğru bir çok güzel yapı ve hediyelik eşya satan ufak dükkanlar arasından açılarak sizi kucaklamaya hazır bir şekilde bekliyor. Buranın en popüler plajı olan Paloma Beach’e doğru yol alıyoruz fakat rezervasyon yaptırmadığımızdan dolayı yer bulamıyoruz ama çokta önemsemiyoruz çünkü hemen yan tarafında halk plajına girip sonrasında yemek yemek için plajın restoran bölümüne geçiyoruz. Paloma Beach gördüğüm en güzel plaj konseptine sahip yerlerden biri diyebilirim. Gerek konumu gerekse çalışanları ile benden tam not aldığının altını özellikle çizmek isterim. Nice’den başlayan tatilimiz boyunca sürekli karşımıza çıkan Türk turistlerin bilgisini de burada vermek isterim. Bu daha sonrasında da devam ediyor ki kendinizi bazen hiç yabancı bir yerdeymiş gibi hissetmiyorsunuz doğrusu :)) Saatimizi kontrol edip çok geç kalmadan Eze Köyü’ne gitmek için çabucak hazırlanıyoruz. Bizi St. Jean Cap Ferrat’a bırakan otobüsü yakalayıp Eze köyüne gitmek için tekrardan biniyoruz ve ufak bir dalgınlıkla inmemiz gereken durağı kaçırıp başka bir yol kenarında iniyoruz. Bilmediğimiz bir yol üstünde yukarı doğru tırmanmaya karar veriyoruz ama olacak gibi değil! Hava o kadar sıcak ki o yolu yürümemizin imkanı olmadığını anlayıp otostop yapmaya karar veriyoruz. Yaklaşık 4-5 araç sonrasında bir araç duruyor önümüzde ve hemen binip Eze’ye gitmek istediğimizi söylüyoruz. Aracı kullanan genç anlıyor bizi ve yol alıyoruz köy’e doğru… Buralara ingilizcenize güvenip aman gelmeyin derim. Bizi yoldan alan çocuk dahil hemen hemen hiç kimse doğru düzgün ingilizce konuşmuyor. Ya çok az kelime biliyorlar yada beden dili ile anlaşmak zorunda kalacağınızı şimdiden söylemem gerek sanırsam… Neyse yaklaşık 10 dk sonra köy’ün meydanına varıyoruz. Köy’ varır varmaz tepeye çıkmadan önce yol üstünde bulunan restorana girip birer pizza ve buz gibi bir şişe roze şarap açtırıp hem deniz hem de yol yorgunluğumuzu unutmaya çalışıyoruz. Eze Cote d’Azur da denilen güney Fransa’da küçük ve çok sevimli bir kasaba. Geçmişi ortaçağa (12.yy’a) kadar dayanıyor. Nice ve Monako arasında yer alıyor. Bu köyün en önemli özelliklerinden biri ünlü düşünür Nietzche’nin bir dönem burada yaşamış olması ve Nietzche burada yaşadığı dönemde “Böyle buyurdu Zerdüşt” kitabını burada yazmış. Hatta köyde “Nietzche yolu” denen bir yol da var. Nietzche bu yolu her gün kullandığı için adı öyle kalmış. Dünyada çok az olduğu söylenen parfüm fabrikalarından (daha doğrusu öz üreten fabrikalardan) Fragonard ve Galimard’ın burada bulunması. Alfred Hitchcock ise “Kelepçeli Aşık” filmini burada çekmiş. Böyle güzel bir köyde yarım gününüz rahat harcanır. Fazla koşturmadan , herşeyin tadına vararak gezmek gerekli. Bir de kaktüs bahçesi varki görülmeye değer. 6 euro vererek gezebilirsiniz. Özellikle kaktüs sevenler deniz kızı heykellerini de görerek bu bahçeyi severek gezeceklerdir. Margot isimli deniz kızının atında şöyle yazar : ” Beni takip et genç adam ve sırlarımı öğren.. Hemen hemen…” 1949 yılında ziraat mühendisi Jean Gastaud tarafından tasarlanan Egzotik Bahçe, agav, aloevera, yuka, kaktüslerin onlarca çeşidi ile bezenmiş.. Egzotik Bahçe’nin içi heykeltıraş Jean- Philippe Richard tarafından yapılmış, “Yeryüzünün Tanrıçaları” konulu kadın heykelleriyle süslenmiş. Kalenin arka kısmında ünlü Fransız aktörü Francis Blanche’ın de yattığı mezarlığı ve dağlar arasından süzülerek akan otoyolu izleyebilirsiniz. Eze’in tepesinden St-Tropez’i hatta Korsika Adası’nı bile görebilirsiniz. Köyün tepesinden aşağıya inerken ufak şirin bir yer keşfediyoruz. Adı Deli olan bu ufak şirin mekanda birer bira içmeye karar veriyoruz. Sanırsam mekanın işletmeci olan tatlı ve güler yüzlü kadınla koyu bir sohbete koyuluyoruz bizi o kadar çok seviyor ki elleriyle bize mükemmel derecede lezzetli ton balıklı sandviç hazırlıyor. sohbet sohbeti açarken biz oradan hiç kalkmak istemiyoruz… Deniz son anda son otobüs’ün kaçta olduğunu soruyor kadına, o da ne biz son otobüsü kaçırmış olduğumuzu öğrendiğimizde bunu fazla da dert etmiyoruz nasıl olsa tatildeyiz. Neyse öğreniyoruz ki yaklaşık 45 dk bir yürüyüş sonunda köyden merkeze inebilirmişiz fakat benim bu pek içime sinmiyor havanın kararması ve dağlık çayırlık alandan aşağıya inmeye cidden ürküyorum. Bu yüzden nasıl otostop ile geldiysek o şekilde dönmek için durakta beklemeye başlıyoruz. Neyse ki yaşlı bir amca tamda gitmek istediğimiz yere yani Nice’e gidiyormuş bizi Garilbaldi meydanına bırakıyor. Garibaldi meydanına gelmişken burada da bir kafeye oturup buradaki son gecemiz için plan yapmaya başlıyoruz. Akşam için yine yolumuzu G-Bar’da geçirmeye karar verip Nice’e veda ediyoruz. Cannes’da görüşmek üzere… Bu arada tatil fotoğraflarını instagramdan #onurollstyleontheway hashtagi ile takip edebilirsiniz. #cntraveller #ezevillagecotedazur #ezeköyü #onurollstyleontheway #gezi #StJeanCapFerrat #travel #saintjeancapferrat #eze #nereyegitsem #Nice #visit #traveller

  • DOUBLE DENIM

    Hello everyone, Hope your monday has been a graet one. Today was a double denim day. I love denim on denim, and you rock it beautifully! Do you wear denim on top and the bottom? How do yo feel about it? ım wearing, jacket from Lee jeans, shirts from TopMan, Jeans from Bershka and my shoes from Adidas #STREETFASHION #onurollstyle #sokakmodası #onurerol #outfit #istanbul #menfashionblogger #erkekmodabloggerları #Doubledenim

  • Happy Halloween

    31 Ekim Cadılar Bayramı yani Halloween için bizde kamera karşısına geçtik ve bir vampir hikayesi ile karşınızdayız iyi seyirler 🙂 Cadılar Bayramı Tarihçesi Cadılar Bayramı’nın kökeni aslen Samhain olarak bilinen kadim Kelt Festivali’dir.Samhain Festivali hasat mevsiminin bitişini kutlamak için gerçekleştirilir. Geleneksel olarak, festival kadim Paganlar tarafından kış için malzemelerin ve malların hazırlanması için kullanılırdı. Eski Gaeller şimdi Cadılar Bayramı olarak bilinen 31 Ekim’in yaşayanlar ve ölüler dünyası arasında bir bağ yarattığına inanırdı. Ölüler kötü niyetli ve tehlikeli kabul edilir; yaşanılan sorunlardan, hastalıklardan ve kötü hasattan onlar sorumlu tutulurdu. Festivalde ateşler yakılır, genellikle kış için öldürülen hayvanların kemikleri bu ateşlerde yakılırdı. Raufun ruhları taklit edebilmek için maskeler ve kostümler giyilirdi. Maskeler Samhain’den saklanmak için, kapıya bırakılan şekerler onu doyurmak için ve balkabaklarına çizilen yüzler ona tapmak için yapılır. Samhain’in yüzyıllar önce cehenneme gönderildiğine ve bir kere geri geldi mi, diğer şeytanî güçleri uyandırabileceğine inanılır. Cadılar Bayramı zamanla Hristiyanlığa adapte edilmiş, Azizler Günü‘nün arifesi olarak kabul edilmiş, Pagan kökleri unutturulmaya çalışılmıştır. 31 Ekim Cadılar Bayramı yani Halloween için bizde kamera karşısına geçtik ve bir vampir hikayesi ile karşınızdayız iyi seyirler 🙂 Papyon: Onurollstyle Gömlek: Thierry Mugler Pantolon : Fabrika Ceket: Codentry Ayakkabı: Hotiç Elbise: Mango Photography & Video http://www.aeyphotography.com/ Ayşe Ebru Yardımcı Twitter @ayebyar Video çekimi için Öznur Başak ve Vehip Tulga Tuncay’a Teşekkürler. #Hotiç #Mango #halloweenmakeup #edwardcullen #twilight #cadılarbayramı #ThierryMugler #halloweenvideo #codentry #halloweenkostüm #fabrika #vampirstorie

  • Bi gömlek, bi şort..

    Bugünkü kombinimi lacivert kısa pantolon, keten beyaz gömlek ve yine keten espadril ile tamamladım… Sıcaklığının 30 °C’yi geçtiği bu günlerde kısa pantolon ve şortların tam zamanı, ister t-shirt, atlet veya hafif bir gömlek ile kombinlerinizi rahatça oluştururken şıklığınızdan ödün vermeden istediğiniz tarza ufak kemer veya çanta detaylarıda katarak sahip olabilirsiniz. Şu günlerde bir çok erkek ürünü satan markaların hemen hemen hepsinde kısa pantolon mevcut kesinlikle HE by Mango, Topman, Bershka ve Zara’ya mutlaka bakın çok değişik renk ve desen yelpazeleri var. Gömlek: HE by Mango Pantolon: Bershka Espadril: H&M Kemer: Zara #erkekkapri #espadrilerkek #bigömlekbişort #outfit #kısapantolon #erkekşort #bikotbitişört #erkekkısapantolon

  • Onurollstyle with Puma

    COMING SOON… #onurollstyle #Puma #2014menfashion #ıstanbulfashionblogger #puma2014 #maritsa #pumazombie #fashionblogger #onurollstyleco

  • PIOGGIA DI ROMA

    It was a rainy day again. Rome is famous for its rain, especially when it’s raining with love you are not afraid of getting soaked… I’m walking around in the streets of Rome with a combination that will appear in Damat Tween’s spring-summer 2014 collection. A part of me is Istanbul, another part is Rome! I don’t know if I should stay here or go back there. Hello everyone, I’m in a sweet dream and believe me I don’t even want to wake up! Those who follow me know that I was in Rome until two days ago. It wouldn’t be wrong to say that I left my soul there. Of course it wasn’t my first time there, although I visited the city many times before, each time I fall in love with it more and more. Please don’t get me wrong when I say “Love”. J With a cup of coffee, with a glass of wine, with a portion of pasta and with its history which is full of life experiences and still alive, with its street alleys that open like a door, with the fact that each pavement I step on meets with a dream… ***** Yine yağmurlu bir gündü… Roma’nın yağmuru meşhurdur hele bir de üzerine aşkla yağıyorsa korkmuyorsun sırılsıklam olmaya.. Üzerimde Damat Tween‘nin ilkbahar-yaz 2014  koleksiyonlarında yer alacak kombin ile Roma sokaklarını voltalıyorum, bir tarafım İstanbul bir yanım Roma olmuş! Burada mı kalmalı yoksa oraya mı dönmeli bilemiyorum… Herkese merhaba, tatlı bir rüyadayım ve inanın hiç uyanmak istemiyorum! Takip edenler biliyor ki geçtiğimiz iki gün öncesine kadar Roma’daydım. Gerçi ruhumu oraya bırakıp geldim desem tam da yeridir. Tabii ki ilk değildi bu gidişim daha öncesinde defalarca gitmeme rağmen, her defasında biraz daha aşık olup geri dönüyorum. “Aşk” diyorsam lütfen yanlış  algılamayın. 🙂 Bir fincan kahveye, bir kadeh şaraba, bir tabak makarnaya, yaşanmışlıkla donanmış ve hala yaşayan tarihinine, kapı gibi açılan sokak aralarına, her bastığın kaldırımın başka bir rüya ile buluşmasına… COLLECTION BY TWEEN SS/2014 http://www.tween.com.tr/ PHOTOGRAPHY Ayşe Ebru Yardımcı http://www.aeyphotography.com/ @ayebyar #STREETFASHION #onurollstyle #sokakmodası #MODADIROMA #outfit #sokaktanemoda #PIOGGIADIROMA #travel #DAMATTWEEN #TWEENSS2014

  • HİKAYE

    Her fotoğraf karesinin sizinle buluşmasının bir anlamı, bir zamanı elbette bir de hikayesi vardır…. Özellikle şu son aylarda instagram‘da yayınlayacağım fotoğraflar için bir kurgu yaratırken bunları önceden planlamadığımı size itiraf etmeliyim. Herşey önce “birşey paylaşmam lazım” ile başlıyor beynimde daha sonrasında ortamı ruh halimle birleştirip ilk beynimde çekiyorum fotoğrafı ve geriye hayata geçirmek için gerekli olan duruşu ve pozu yakalamak kalıyor.. Bu karede tam böyle çıktı ortaya, kurduğum hikayede her ne kadar betonlaşmış olsa sa kalbimiz hala filizlenmek için yeterli alanımız olduğu belkide yada gerçek aşk’a düşen bir ruh halimden ortaya çıktı kimbilir? Herşeyin, herkesin bir hikayesi vardır ardında…. Her neyse, ben sadece bunu sizinle paylaşmak istedim. t-shirt: JUST HYPE kot şort: TOPMAN ayakkabı: ADIDAS ORIGINAL gözlük: BLINDE #onurollstyle #instagramfenemonleri #justhype #onurollstyleinstagram #instahramdafenomenolmak #instagramfotoğrafları

© 2025 by Onurollstyle.co. 

bottom of page