Yıllardır moda haftası için gün sayıp yine de Milano’da sonlandırdığım ve gidemediğim Paris gezimi moda için değil de hafta sonu kaçamağı için sonunda 2 günde keşfettim. . .
Fransa’yı ilk olarak Nice ve Cannes ile tanımıştım yıllar evvel fakat her daim aklımın bir ucunda Paris gezisi de vardı ve bunu moda haftasına denk getirip öyle güzel bir hafta geçirme niyetindeydim ki bu ilk deneyimi geçtiğimiz haftalarda 2 günlük hafta sonu kaçamağı ile bozdum.
İyi de oldu tabii ki benim için.
Hem şehri kargaşanın dışında keşfetme şansı yakaladım hem de gerçek turist gibi yağmuru, güneşi ile kaprisli ama bir kadar keyifli bir Paris ile karşılaştım.
Önclikle şunu belirtmek isterim ki bir çok şehri keşfetmenin vermiş olduğu tercübe ve bilgiye dayanarak söylemek isterim ki Paris gerçekten beni de büyüledi! Bu büyünün sebebi ise kendi tarihine sahip çıkmalarının yanı sıra şehrin bakımlı temiz ve insanların bu duruma karşı saygılı duruşları inanın ki çok hoşuma gitti.
Daha önce neden gelmedim diye de hayıflanmadım değil yani! Her neyse sonunda 2 gün de olsa şöyle keyifli bir o kadar koşuşturmalı tatlı mı tatlı günler geçirdim.
Çok fazla zamanımızın olmadığından dolayı görülmesi gereken yerlerden bir kaçını gördük bolca yemek ve tatlı turu yaptık orada.
Bu kısıtlı zamanımız doğrultusunda orada neler yapmışız bir sıralayayım isterim size:)
Eyfel Kulesi
Sadece Paris değil, dünyanın en önemli turistik yapılarından biri olan Eyfel şüphesiz buranın görülmesi gerekenlerinden ilk sırayı alıyor. Mühendis Gustave Eiffel tarafından 1889 Evrensel Sergisi için geçici bir süreliğine yapılan yapı günümüze kadar ulaşmış ve ülkenin en önemli sembolü haline gelmiş.
Bu gezimizin en güzel yabı ise orada yaşayan ve şehre hakim biriyle gezmek oldu. Aylar evvel orada yaşamaya başlayan arkadaşım sevgili Şebnem ( @berrydewblog ) bizi hızlı ve kolay şekilde gezdirirken birbirinden dğerli lokasyonları zahmetsizce gezme şansı yakalayıp onun önerisi ile de bir çok keyifli mekan keşfettik.
Café de Flore
Saint Germain bulvarında yer alan cafe de Flore buranın en meşhur yerlerinden birisi.
1880’den bugüne kadar var olan bu şirin cafe bir dönem Fransız aydınlarının uğrak yeri olmasınıdan dolayı nam saldığı söylenmekte.
Burada keyifle çayımıxı yudumlayıp günün koşuşturmasına bir ara verip soluğu bir diğer mekanda alıyoruz.
Angelina Paris
İkinci günümüzün sabahında kahvaltı için uğradığımız mekan ise 1903’den günümüze kadar gelen Angelina oldu.
Mekan gerçekten çok keyifli Fransız kahvaltısı için yani tatlı için muhakkak uğranılması gereken yerlerden birisi burası.
Kahvaltı seçenekleri gelişmiş bu mekan benim de en sevdiğim yerler arasına girdi bile:)
L’eclair de genie
Her ne kadar adı uzun olsa da Paris’te yediğim en nefis eklerler burada satılıyor. Çevrede bir çok şubesi olan bu dükkanlar birbirinden değişik tat ve aromadaki muthiş ekleri bulabileceğiniz yerlerden biri söylim size:)
Carette Paris
Yine ufak bir mola için uğradığımız bu mekan ise son derece keyifli yerlerden. Dekoru, tatlıları ve sunumları ile tam bir filmin içinde hissedebileceğimiz bu mekana da uğramadan Paris gezinizi sonlandırmayın.
Kong Restaurant
Akşam yemeği için Paris için çok çok önerilen mekanların arasında yerini alan Kong benim için özellikle terası, dekoru ve servis elamanları ile tam not aldı. Yemeklere gelicek olursak uzak doğu fizyon mutfağı hakim olan mekanın yemeklerini açıkcası pek beğenmedim. Ama yine de buraya gelmek isterseniz alt katta bulunan barda birşey içmek için pek keyifli 🙂
Concorde Meydanı
Bir çok gezgin gibi biz de Concorde Meydanında gezimize devam ettik. Dediğim gibi çok fazla zamanımızın olamadından dolayı yapmamız gereken bir çok şeyi de yapamadık.
Örnek olarak bu meydanda yer alan devasal büyüklükteki dönme dolaba binmek gibi. Ama olsun onu orada görmek gerçekten çok iyi geldi çünkü duyduğum kadarıyla belirli aralıklarla sökülüyormuş.
Louvre Piramidi
Louvre müzesi cam piramidi, Çin asıllı Amerikalı I.M Pei tarafından, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın isteği üzerildiğini öğreniyorum. Kendindan daha küçük üç ayrı pramit tarafından çevrelenen Louvre piramidi, günümüzde giriş kapısı olarak kullnılmakta.
Louvre müzesine gelecek olursak dünyada eşi benzeri olmayan önemli yapılar arsındadır. Örnek olarak yüzölçümü en büyük, en değerli sanat eserlerini barındırması gibi gibi…
Galeries La Fayette
Paris’in en ünlü alışveriş merkezi olan La Fayette içeri girdiğiniz anda bir anda kendinizi çıkgın bir alışverişte görebileceğiniz yerlerden biri.
Özellikle cristmas ve belli başlı özel günlerde orta alan birbirinden değişik dekoru ile süslenen La Fayatte bizim gittiğimiz dönemde de yepyeni yıl için çok güzel dekore edilmişti. Kendimizi bir masalın içinde hissetmemizi de sağladı ayrıca! Bu arada buranın terasına çıkıp bir kadeh şarap eşliğinde Paris’i tüm göz alıcılığı ile izlemenin de keyfini sakın kaçırmayın.
İki gün ama çok çok keyifli geçen gezimin sonunda umarım sizlere biraz olsun Paris’i ve enerjisini verebilmişimdir. Paris gezimle alakalı Vlogumu ise Youtube kanalımdan izeleyebilir. #onurollstyleontheway etiketim ile instagram hesabımdan bir çok keşfimi de görebilirsiniz.
Hepinize mutlu yarınkar diler bir sonraki postunda görüşürüz.
Onur Erol
Comments