- gün biter.
İlk kendine sorması gereken soruyu en son kendine sorar insan
Nasılsın?
Ne iyi, ne de kötü olduğumu söyleyemiyorum artık!
Sanki yüzyıldır bu şekilde yaşıyormuşum gibi hissediyorum zaman zaman..
Dışarıya çıkıp çıkmamak bile önemli değil artık.
Sokakların bu kadar ürkütücü olacağını düşünemezken market alışverişi için bile çıksam eve dönmek için sabırsızlanıyorum.
Bir de bunun kırklanması var!
Üstündekileri makineye at, duş al kendini temizlen...
Artık normalim neydi onu bile hatırlamıyorum ki?
Açıkcası ne iyi ne de kötüyüm!
Ama emin olduğum tek bir şey var hiç mutlu değilim.
En azından hem zamanı geçirmek hem de aklımı korumak adına bol bol uğraş buluyorum kendime.
Bir görev gibi her an hissettiğim duygularımı fotoğraflıyorum.
Denemediğim fotoğraf karelerini deniyor bir şekilde iyi kötü pozlarım oluyor.
İyi ki de oluyor ve burada bunları sizlerle paylaşıyorum.
Bir de Karantina günlerime Tik Tok çok iyi geliyor. Orada eğlenceli videolar çekip paylaşıyorum ve akşamları ise canlı yayın açıp yeni yeni arkadaşlar ediniyorum.
Onlarla sohbet etmek gerçekten beni içnde bulunduğum durumdan uzaklaştıyor.
Bu aradabeni Tik Tok'ta takip etmiyorsanız
Buraya tıklayarak edebilirsiniz bakalım beğenecek misiniz?
Merhabalar,
Karantina günlerinde okumaktan keyif aldığım iki kitabı daha sizlere önermek isterim.
Her iki kitabı yazmak istememin nedeni birbirinden ayrılamaz olmaları...
Sır'ı okuyunca devamını da okumak isteyeceksiniz!
Kitabın yazarı Nermin Bezmen, Sır kitabında 96 yaş gününde hayata gözlerini yuman Hüma, tüm çocuklarının, gelinlerinin ve bazı torunlarının huzurunda onlara bıraktığı hatıra defterinin sesli okunmasını belirttiği bir not bırakmıştır ve bizleri de içine çeken hayat serüvenini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir...
Sessizlik lütfen!
Silenzio per favore
Sessizlik lütfen deliriyorum...
Sadece takvim yapraklarının değişmediği bir dört duvar arasındayım şimdi.
Okuduğum dergiler duvarıma yaprak yaprak sıralanırken içimdeki delilik artık tescilli bir şeklide odamın her köşesine nakış gibi işleniyordu.
Delirdiğimi hissediyorum bazen, hatta çoğu zaman!
Karantina artık hayatımın bir parçasıydı ve inanın ki temiz deliriyordum.
Kendimle geçinemiyorum!
Söz geçiremiyorum kendime...
İçimde biriktirdiğim koskoca bir suskunluk, dışımda ise fırtınalar esiyor.
Bu yüzden sığamıyorum kendime!
Bir anda bir çok şeye değiyor elim.
Tutabildiğimce tutunduğum fotoğraflarım, soğuk kahvem, kitaplarım, kalemlerim ve başı boş yapraklarım arasında uyuyup uyanıyorum.
Aslında değişen bir şey yok benim dışımda!
Çok değişiyorum ama çok...
- iyi hissediyorum....
çünkü gökyüzü her zaman mavi.
- mi sento bene...
perche il cielo e blu.
Türk mutfağını denince mutlaka kuru fasülye gelir akla...
hemen hemen her mutfakta pişirilen kuru fasülyenin yanında olmazsa olmazı mis gibi tane tane pilavı ve bir de mutlaka cacık gelir!
Hem içinde bulunduğumuz ramazan hem de karantina günlerinde anne lezzetini özeleyenler için vazgeçilmez lezzetlerimizden olan kuru fasülye, pilav ve cacık tarifimle karşınızdayım.
Tarif nerede diye soracak olursanız altta videosunu paylaşıyorum!
- artık özgürüm. öyle yalnızım ki . . .
Karantina günleri hızla geçiyor.
Daha önce alışık dahi olmadığım şeylere alışıyor ve her geçen gün kendimi keşfe çıkıyordum.
Açıkcası her günüm boş olduğundan zaman ayırabileceğim çok şey oluyordu...
Bir günde tam sezon izlenen diziler, artık raflarda değilde yatağıma savrulmuş kitaplar ve içimdeki sanatçı ruhum.
Oysa kendimi hiç bu kadar tanımamıştım.
Şehrin kaosu içinde zaman geçirirken insanın kendini pek tanımadığını ve kutularını açmadığının farkına vardım....
Her gün farklı uğraşlarımın dışında hemen hemen aynı geçiyordu, sabaha karşı uyumaya alışkın ruhumu ise uyku modunda dinlediğim olumlamalar ile ödüllendiriyordum.
Evet, günler hızla akıp gidiyordu! Artık takvimler 29 Martı gösteriyordu.
Anlamadan geçen günler bir bakıma iyiydi, oysa bazı günler daha da hızlı geçtiği kanısındaydım üstelik.
Çünkü içinde bulunduğum yalnızlığımın en büyük ilacı olacaktı!
Büyük bir huzurla karalamanın keyfini sürecektim...
Herkese merhaba, evde karantina altında kaldığımız şu günlerde hem koronavirüs'ten korunmak için hem de diğer hastalıklara direncimizi artırıp güne dinamik başlamak ve bağışıklık sitemimizi kuvvetlendirmek için bol bol taze meyve ve sebze tüketmeliyiz.
Arzu edenler de benim gibi bunların suyunu çıkarıp içecek olarak da tüketebilir! Ayrıca içerisine
bolca zencefil ve zerdeçal ilave ederek hem hücre yenilenmesine hem de bağışık sisteminizin güçlenmesini sağlarsınız.
Hala abone değilseniz kanalıma ABONE olmayı, zili açmayı unutmayın. Sizinde farklı tarifleriniz varsa yorum kısmına ekleyin.
Kanalıma
ABONE olmak için tıklayın!
Her şey bu blog yazımdaki fotoğraflardan öncesinde başladı...
Henüz kötü bir sürecin bizi beklediğinden habersizdik.